Çocuk oyunlarından şiddeti kaldırmalıyız.
Fehmi Başusta yazdı
15 Aralık 2020 - 08:42
Ebeveynlerin çocuklarını bilgisayar başında uzun saatler boyunca bırakmaları veya duruma kayıtsız kalmaları tartışılması gereken bir konudur. Ama daha önemlisi çocukların uzun saatler boyunca bilgisayar başında kalmalarını sağlayan şeyin ne olduğudur. Yani iyi şeyler mi oluyor, kötü şeyler mi oluyor?
Yapılan antropolojik çalışmalar şiddetin öğrenerek yayıldığını ve çoğaldığını gösteriyor. Çocuklar bilgisayar ortamında gördükleri şiddeti bir oyun gibi algılayabilirler. Bu tehlikeli bir başlangıçtır. Bilgisayar oyunlarının bu tehlikeyi olağanlaştırdığını söyleyebiliriz. Sıradan ve olağan hale gelen şiddeti çocuk tekrarlayarak beynine kazımaya başlar.
Elde edemediklerini fiziki şiddetle almaya çalışmayı doğal görür. Şiddet bir süre sonra keyif verici bir eylem haline dönüşebilir.
Şiddet büyük dürtülerin hazzı haline geldiğinde kişiyi ele geçirmiş olacaktır. Bunun yaşı ve cinsiyetide yoktur. Üstelik sosyal sınıfıda yoktur. Şiddet bulaşıcı bir hastalıktır. İzlendiğinde ve görüldüğünde etkisini göstermeye başlar.
Uzmanlara göre şiddetin asıl etkisi çocuklar ve gençler üzerindedir. Çocukların ve gençlerin girdikleri ortamlarda, ailede, oynadıkları çevrede ve bilgisayar oyunları ile televizyonlardan yayılmaktadır.
“Hayatımızın her alanını kapsayan teknoloji ürünleri şiddet içeren unsurlarla dolu. Haber saatleri ve gazeteler dünyanın dört bir tarafından derledikleri şiddet haberlerini evlerimize taşımakta. Son zamanlarda yaygınlaşan bilgisayar oyunları ise, oyun olmanın ötesinde kişilerin sanal dünyada kurdukları bir savaş ve cinayet ortamından farksız bir halde.
Tüm bu olumsuz ortamda kişiler, şiddete yol açan unsurları iyi analiz etmeli ve bu ortamda ruh sağlıklarını korumalıdırlar. Şiddet sadece bir otorite sorunu olmaktan öte, kişilerin sorunudur. Analizi yapılan şiddet öğelerine karşı alınacak tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesi, hem ruhsal hem de toplumsal sağlık açısından bir gerekliliktir.”
Günümüzün teknoloji dünyası ürünlerinin her bireye ulaşması ve hayatın kolaylaşması için olanaklar sağlar. Her teknolojik yeniliğin faydacı olması mümkün değildir. Toplumlar kendi hassasiyetleri ve kendi değerlerine yakın ürünleri tüketerek yaşam alışkanlıklarını devam ettirirler. Bu alışkanlıkların iyi olanlarının devamı mümkün olduğu gibi yeni ve aynı zamanda zararlı olanlarının oluşması da aynı paralellikte mümkün olabilir. Burada bilimsel doğrular ışığında bireyin sosyalleşmesi dikkate alınmalıdır.
Eğitimin insan hayatında önemini kavradığımız bu yüzyılda yapılması gereken gelecek nesillerin sağlıklı toplumsal değerlere ulaşmasını sağlamak olmalıdır. Nitelikli ve kaliteli eğitim için sistem yenilenmelidir. Etik kurullar oluşturulmalıdır. Ailenin de eğitimin bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Arkadaş çevresininde çocuğun eğitiminde önemli bir etken olduğunu bilmemizde fayda var. Çağın toplumsal hastalığı olan şiddetten sakınılacak yöntemler geliştirilirken; eğitim sistemi, aile çevresi, arkadaş çevresi ve oyun çevresi dikkate aşınmalıdır.
Teknolojik yenilikler, yeni yazılımlar ve etkileşimli bilgisayar oyunları başta olmak üzere, medya sektörü de şiddetten arındırılmalıdır. Medyanın dili ve işleyişi şiddeti terketmelidir. Çocukların ve eğitim çağında ki gençlerin özellikle etkileşimli medyadan(sosyal medya) ve bilgisayar oyunlarından çok hızlı şekilde etkilendiğini biliyoruz. Bu alanlarda gerekli önlemlerin alınması da elimizdedir.
Son olarak; şiddeti, nefreti, ayrımcılığı ve ırkçılığı içeren oyunlarında yasaklanması önemli bir başlangıç olacaktır.
Yapılan antropolojik çalışmalar şiddetin öğrenerek yayıldığını ve çoğaldığını gösteriyor. Çocuklar bilgisayar ortamında gördükleri şiddeti bir oyun gibi algılayabilirler. Bu tehlikeli bir başlangıçtır. Bilgisayar oyunlarının bu tehlikeyi olağanlaştırdığını söyleyebiliriz. Sıradan ve olağan hale gelen şiddeti çocuk tekrarlayarak beynine kazımaya başlar.
Elde edemediklerini fiziki şiddetle almaya çalışmayı doğal görür. Şiddet bir süre sonra keyif verici bir eylem haline dönüşebilir.
Şiddet büyük dürtülerin hazzı haline geldiğinde kişiyi ele geçirmiş olacaktır. Bunun yaşı ve cinsiyetide yoktur. Üstelik sosyal sınıfıda yoktur. Şiddet bulaşıcı bir hastalıktır. İzlendiğinde ve görüldüğünde etkisini göstermeye başlar.
Uzmanlara göre şiddetin asıl etkisi çocuklar ve gençler üzerindedir. Çocukların ve gençlerin girdikleri ortamlarda, ailede, oynadıkları çevrede ve bilgisayar oyunları ile televizyonlardan yayılmaktadır.
“Hayatımızın her alanını kapsayan teknoloji ürünleri şiddet içeren unsurlarla dolu. Haber saatleri ve gazeteler dünyanın dört bir tarafından derledikleri şiddet haberlerini evlerimize taşımakta. Son zamanlarda yaygınlaşan bilgisayar oyunları ise, oyun olmanın ötesinde kişilerin sanal dünyada kurdukları bir savaş ve cinayet ortamından farksız bir halde.
Tüm bu olumsuz ortamda kişiler, şiddete yol açan unsurları iyi analiz etmeli ve bu ortamda ruh sağlıklarını korumalıdırlar. Şiddet sadece bir otorite sorunu olmaktan öte, kişilerin sorunudur. Analizi yapılan şiddet öğelerine karşı alınacak tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesi, hem ruhsal hem de toplumsal sağlık açısından bir gerekliliktir.”
Günümüzün teknoloji dünyası ürünlerinin her bireye ulaşması ve hayatın kolaylaşması için olanaklar sağlar. Her teknolojik yeniliğin faydacı olması mümkün değildir. Toplumlar kendi hassasiyetleri ve kendi değerlerine yakın ürünleri tüketerek yaşam alışkanlıklarını devam ettirirler. Bu alışkanlıkların iyi olanlarının devamı mümkün olduğu gibi yeni ve aynı zamanda zararlı olanlarının oluşması da aynı paralellikte mümkün olabilir. Burada bilimsel doğrular ışığında bireyin sosyalleşmesi dikkate alınmalıdır.
Eğitimin insan hayatında önemini kavradığımız bu yüzyılda yapılması gereken gelecek nesillerin sağlıklı toplumsal değerlere ulaşmasını sağlamak olmalıdır. Nitelikli ve kaliteli eğitim için sistem yenilenmelidir. Etik kurullar oluşturulmalıdır. Ailenin de eğitimin bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Arkadaş çevresininde çocuğun eğitiminde önemli bir etken olduğunu bilmemizde fayda var. Çağın toplumsal hastalığı olan şiddetten sakınılacak yöntemler geliştirilirken; eğitim sistemi, aile çevresi, arkadaş çevresi ve oyun çevresi dikkate aşınmalıdır.
Teknolojik yenilikler, yeni yazılımlar ve etkileşimli bilgisayar oyunları başta olmak üzere, medya sektörü de şiddetten arındırılmalıdır. Medyanın dili ve işleyişi şiddeti terketmelidir. Çocukların ve eğitim çağında ki gençlerin özellikle etkileşimli medyadan(sosyal medya) ve bilgisayar oyunlarından çok hızlı şekilde etkilendiğini biliyoruz. Bu alanlarda gerekli önlemlerin alınması da elimizdedir.
Son olarak; şiddeti, nefreti, ayrımcılığı ve ırkçılığı içeren oyunlarında yasaklanması önemli bir başlangıç olacaktır.
FACEBOOK YORUMLAR